5 Nisan 2016 Salı

Yeni Bir Hayatın Ön Sözü



Tam 1 yıl  oldu. Biyolojik hastalıkların pek çoğundan daha zor bir süreç oluşuna şahit oldum. Ölüm öncesi son imdat çığlığı gibi bütün gücümü toplamak zorundaydım.

1 yıl önce bugün hastahaneye yatmam istendi. Düşüncelerim hastalıklıymış. Zararlıymışım. Muhtemel okuyor oluşumdan kaynaklı tek şans verildi. Son bir şans.
Ağır ilaç tedavileri başlandı. Bilincim kapalı, düşüncelerim soyuttu. Bakıp görememek, işitip duyamamak, dokunup hissedememek acı veriyordu.

Sadece, İsa'nın doğumundan 2015 yıl sonraki nisan ayının 4. gününde duyduğum son cümle kulaklarımda çınladı uzun süre: ''Sevgiyle büyütülmedikçe hep çocuk kalacaksın.''
İnsanların acıma duygusu dolu gözlerine baktım uzun uzun. Sahte 'güçlüsün' cümleleri dinledim. Şunu belirtmek isterim ki acıyan kimse, acıdığı kişiye güç veremez.

Bilincimin kapalı olmasına ve hareketlerimi kontrol edemememe dayanamayarak ilaçları bıraktım. Birkaç ay sonra bunu psikiyatriste söylediğimde ve iyileşme sürecimin devam edebildiğini gördüğünde daha düşük doz bir ilaç girdi kanıma. Bu dozlar arada artıp azalıyordu. Çok da önemli değil. Hiçbiri hoş olmuyordu.

Bir şeyler yavaş yavaş yerine oturuyordu.
Bir orkestra, bir notayı çaldığında yaprakların döküldüğünü, bir kuşun havada asılı kalabildiğini, denizle gökyüzünün aynı renk olup ufuk çizgisinin kaybolabildiğini gördüm.
Yıllarca beklenilen bir dosta sarılma anını İstiklal Caddesinde yaşadım.
Ve yine yıllarca imkansız olan bir hayalle Taksimde karşılaştım.
Bir konserde yıllarca beklediğim adamın gözlerine baktım.
Çok sevdiğim insanlar oldu. Çok sevdim. Bu sadist ruhtan beklenmeyen bir şeydi.
Bir gece denizin üstüne yatıp yıldızları seyrettim. Soğuğu iliklerimde hissettim.
Issız bir deniz kenarında saatlerce bir mucize bekledim.
Bir enstrümanın titreşimini göğsümde hissettim. Notalar kalbime çarpıp ruhuma döküldü.
4 adet patisi olan bir mucizem oldu. Büyüyüşüne şahit oldum. Uyurken kendimden başka bir varlığa sarılmayı öğrendim. Ve sayesinde kabussuz rüyalar görebilmeyi...
Canımdan çok sevdiğim abime onlarca kez daha hayran oldum. Beni bir kez daha yaşatmayı başardı. Herkesten farklıydı. Ona onlarca kez daha herkesten çok güvendim.
Yıllarca bir ailem yok sanmıştım. Evren bana dünyanın en mucizevi ailesini verdi. Aile olmak için kan bağı gereksizdi. Çok sevdim ve ilk kez, ailem tarafından sevildiğimi hissettim.
Birkaç dost edindim ve sessizce ellerimden tutuşlarını izledim.

Bir ay kadar önce ilaç tedavim bitti. Eskiden beni haftada 2 kere görüşmeye çağıran psikiyatrist, artık ayda 1 kez görmeyi yeterli bulduğunu söyledi.

Şuan ada çayı içip bu satırları yazıyorum. Biraz üşütmüşüm. Ama artık hasta olmaktan korkmuyorum. Hastalıkların getireceği mucizeleri bekliyorum.


 Bu payımın çok az olduğu ve birkaç mucizenin el birliğiyle yeni bir hayat inşa edişinin öyküsü. Bu eski bir hastalıklının öyküsü. Bu her bir mucizeye ithaf edilen bir teşekkür yazısı. Bu yeni başlayan bir hayatın ön sözü.


9 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Tek perdelik tiyatro oyunu gibi , başrolünü senin oynadığın , suflörlerin sana fısıldadığı , yan karakterleri senin seçtiğin , herkesin seni izlediği, alkış tutanların olduğu , haz etmeyenlerin , sevenlerin , sevmeyenlerin, kıskananların , gurur duyanların ve bunlardan öte seni anlayanların azınlık olduğu kısacası bütün herkesin bir arada olduğu bir sanattır hayat dediğimiz liman. Biz sadece bu limanın geçiçi demir atmış misafir gemisiyiz vesselam. Asıl önem arz eden nokta insan olabilmenin hakkını verebiliyormuyuz? Velhasıl kelam yaşamak için çokca sebebimiz var. Hayatı ıskalama... (Beğendim)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuzu yaklaşık 4 sene sonra gördüm. Geçmişten bir mektup gibi. Hala burda mısınız bilmiyorum. Ama bu yazıyı yazdığım güne götürdünüz beni. Dört senede neler neler olmuş dedim. Ne zordu, ama ne de güzeldi.
      Eğer bir gün siz de bu cevabı görürseniz, bir şekilde bir yerlerde iyi ki var olmuşsunuz. Umarım siz de bu çokca sebeplerimizi hiç kaybetmezsiniz. Müteşekkirim

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Yanıtın mail kutuma bildirim olarak geldi. İnan bana, böyle bir yorum yazdığımı bile hatırlamakta güçlük çektim. Ta ki yazını tekrar okuyuncaya dek. Unuttuğum bazı değerlerimi bana tekrardan hatırlattı. Hayatın en sevdiğim cilvesi ; hiçbir şeyin tesadüfi ve anlamsız olmadığı. Belki yorumumu senin sayende tekrar okumam belki yorumuma mektup diye hitap etmen belki de bu mektubun bir anlam ifade edebilmesi için 4 sene geçmiş olması. Öte yandan düşününce ne kadar fâni ve geçici değil mi her şey?. Acı, keder, sevinç, mutluluk... Hepsi tatlı birer anı olarak yer etti hafızamızda. Umarım her şey yolundadır ve umutlusundur ki öyle olduğunu düşünüyorum. Beni soracak olursan arayış içerisindeyim ve bir hayli zaman alacak gibi :). Hayatı ıskalamadığına ve sımsıkı sarıldığına çok sevindim. La vitâ e bella...

      Sil
    4. Her şey hem çok geçici hem çok değişken. Bu yazıdan birkaç sene sonra psikoloji bölümünde okumaya başladım biliyor musun. Bir de derece yaptım :) Ben de aynı arayışta olduğum bir dönemdeyim. Son bir senede bambaşka biri oldum ve bu yeni kişiyi tanımaya, ona alışmaya çalışıyorum. Bir yandan da herkes gibi hayatın anlamını bulmaya. Umarım senin de arayışın sancılı geçmiyordur. Yeniden bu yazının altında buluştuğumuza sevindim. Göreceğini sanmıyordum. "La tristesse durera toujours". Van Gogh'un son sözleriydi. Sanırım bu hüzünlü yan hala kitapların arasında çiçek kurutmamızı ve mektuplaşmamızı koruyan şey. Umarım arayış yolculuğun hem çok güzel yollarda geçer hem de vardığın yer çok güzel olur. Lütfen hiç dinlenince geçmeyecek kadar yorulma. Sana bir şarkı eklemek istiyorum buraya. Ben çok severim, huzur verici buluyorum. Umarım beğenirsin

      https://www.youtube.com/watch?v=4Tr0otuiQuU

      Sil
    5. Bir de Nazım Hikmet - Yaşamaya Dair şiirini iliştiriyorum şuraya :)

      Sil
  3. Moonlight Sonata... En azından çoğu kulağa arşina bir sonat. Hayata küskün , intiharın eşiğine gelmiş sağır bir müzisyen. Hayatın ona tatlı çelme attığı bir an. Görme engelli bir kız çocuğunun en büyük isteği ; ayışığını görebilmek. Ve bilmiyodur ki onu hayata bağlayan şeyin , görme engelli küçük kızın hayalini müzik notalarıyla betimlemek. Hepimizi hayata bağlayan o kırılma noktası. Belki senin o dönemden geçmeni ve daha güçlü olmanı sağlayan o an. Çok sevindim gerçekten böylesine devam edebilmeni ve güçlü hissetmeni. Daha da iyisini yapabileceğine seni tanımasamda eminim. Hayat zaten hiç bir zaman bitmeyen bir arayış. Ancak ve ancak sonu geldiğinde o arayış bir anlam kazanacak. Aynı bu mektubun 4 sene sonra anlam kazanması gibi. Güzel dileklerin için teşekkürler. Umarım hepimiz için daha kolay ve sancısız bir yolculuk olur. "La tristesse durera toujours" , yazdığın söz ayrıca hoşuma gitti. Daha önce görmemiştim herhangi bir yerde. Bu hayatı anlamlı ve güzel kılan zaten zıtlıklar değil midir? Yin Yang felsefesi gibi her karşılıklı zıtlığın denge içerisinde bulunduğu ve birbirinin içinde olduğu. Ancak böyle mektuplaşabilirdik :). Nazım'ın bana göre en güzel şiirini paylaşmıssın. Herkese atma bu şiiri kimse bilmesin ahahahaaha :). Bende çok sevindim tekrardan burada konuşabildiğimize...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ederim. Umarım öyle olur. Sonu geldiğinde mi bilmiyorum ama sanırım her şey en doğru zamanda oluyor. Sanırım anlamımızı da en doğru zamanda bulacağız eğer hala bulmayı istiyorsak. 4 sene önce bu yorumu okusaydım kim bilir ne cevap verir nasıl yorumlardım. 4 sene önce bu mesajı yazdığın insan bambaşkaydı. Onu bulması gereken benmişim demekki. Arayışımızı bulması gereken de belki bir süre sonraki bizlerizdir. Hayatın sonsuz yaratma ihtimallerine hayranım. Kaotik bir var etme gücü var. Dediğun gibi bu var oluş da içinde bir çok zıtlığı birlikte barındırabiliyor. Belki her şey o yüzden bu kadar çok ihtimalli ve katlanılabilir. Bence de en güzel şiiri bu çok severim :)

      Sil