5 Temmuz 2014 Cumartesi

'İyi' Ol Tanrım



Selam tanrım. Yine ben. Buradayım bu gece. Beni düşüncelerinde misafir etmeni rica ediyorum. Nacizane pek çok şey konuşacağız seninle. Neden sorusundan başlayabiliriz bence.

Neden bizi bu kadar kötü yarattın? Hiç düşünmedin mi bunca kötü şeyi tek varlıkta toplarsam iyi olmayı beceremezler diye? Hiç birimiz iyi olmayı beceremedik tanrım. Buralar ziyadesiyle kötü.

Bu arada iyiyi de merak ediyorum ben. Sana göre iyiyi anlat. Vaatler ve umutlar uğruna bunca acıyı sırtlamamızdan başka bir şey olsun ama bu sefer iyi. Öyle güzel, öyle büyüleyici olsun ki bizim gibi iğrenç yaratıklar asla iyi olamayacaklarını hissetsinler. Ve bu bize acı versin. En doyumsuz sadistleri bile doyurmaya yetsin bu acı.

Zaten hepimiz biraz sadist değil miyiz tanrım? Hepimiz nefretlerimizin kaynağının acısından beslenmiyor muyuz zaten? Hepimiz başkalarının sadistliğini beslemiyor muyuz acılarımızla, mutsuzluklarımızla?

Sen bizi çok yanlış yarattın tanrım.

Hadi bize bir amaç bul. Ama bu sefer amacımız yaşamak olmasın. Herkes yaşıyor. Herkes yaşadıkça ölüme yaklaşıyor. Öyle bir amaç bul ki nefeslerimiz son bulduğunda, ‘öldü’ demesinler. Ölmüş olmayalım. Var olmuş olalım. Doya doya iliklerimize kadar varlığımızı hissetmiş olalım.

Sen bizi yok et tanrım. Yok et ve yeniden yarat. Ama bu sefer biraz mutluluk, biraz sevgi, biraz iyilik serpiştir varlığımıza.


Hoşçakal tanrım. Kendine iyi bak. Düşünme bizi. Biz gayet kötüyüz. Kötülüğümüz bizi koruyor. Sen iyi ol tanrım. Çok 'İyi' ol.

3 Temmuz 2014 Perşembe

KAÇ KELİMELİK RUHLARIZ?


Bir şeyler okuyoruz mesela. Yüzlerce sayfa sürüyor, binlerce duygu hissediyoruz. Günlerimizi, haftalarımızı belki de aylarımızı alıyor. Kitapsa sadece birkaç günü anlatmakla yetiniyor.

Binlerce cümle,yüzlerce sayfa ve onca kelime sadece birkaç günü anlatmaya yeterken acaba karşımızdakini ne kadar tanıyoruz? Beni ne kadar tanıyorsunuz? Sizi ne kadar tanıyorum?

Sanırım ben sizi tanımıyorum. Hiç birinizi hem de.

Kısa süredir yaşıyorum. Sizi tanımama yetmeyecek kadar kısa süredir...

Kaç gününüzü anlatmış olabilirsiniz bana? Kaç günümü anlatmış olabilirim size? Kaç sayfa tutmustur tanışıklığımız? Toplam kaç cümledir anlata anlata bitiremediğimiz acılarımız? Kaç kelimelik ruhlarız?

Düşünsek biraz... Ne kadar da 'HİÇİZ'.

Boş verin ya da. Düşünmeyin. Görmeyin hiç olduğumuzu. Üzülürüz sonra. Zaten yeterince cümlemiz var üzüntülerimize dair.

Bu sefer bir farklılık yapalım. Bir sürü kelimeyi yan yana koyalım. Anlamsız olsun. Bir tek biz bilelim. Nasılsa kimse bizi tanımıyor. Anlamsızlıklarımızı anlamazlar. Bu sefer mantıklı değil sadece kendimiz olalım. Belki o zaman kimsenin tanımayacağı gerçek kendimizi tanırız.



Çok cümlelik huzurlar dileğiyle...